Yonca Eldener

Geçmişi ve gizemi olan coğrafyaları yazıyorum


Yorum bırakın

Göbekli Tepe insana dair bir sorudur – Akşam Kitap – 13 Haz 2015

Yonca Eldener röportaj

“Göbekli Tepe Muhafızı” raflarda yerini aldı. Kitabın yazarın Yonca Eldener ile edebiyata, arkeolojiye, Anadolu’nun gizemlerine dair zengin bir söyleşi gerçekleştirdik. 

Sizce Göbeklitepe niye önemli?

Göbekli Tepe dünyanın en eski tapınaklarının bulunduğu bir ibadet merkezi. Bu kadar eski ve benzeri olmayan bir yerle ilgili doğal olarak birçok tez üretiliyor. Bunlar bence çok doğal çünkü burası hepimizin ilgisini çekiyor ve hayal gücünü sonuna kadar zoIMG_0501rluyor. Neden bu konuda roman yazdığımı soranlara bunun neden Mısır Piramitleri dikkatinizi çekti sorusuna benzediğini söylüyorum. Aslında Göbekli Tepe’nin yaşını belirledikleri karbon ölçümleri de sorunlu olabiliyor ve bu ölçümler ciddi sapmalar gösterebiliyor. Ancak benim için önemli olan, Göbekli Tepe’nin insanlık için ne ifade ettiğini anlamak. Romanın ana fikrini oturttuğum yer için tam tarihin o kadar da önemi yok. Göbekli Tepe insana dair bir sorudur. Nereden başladığımızı sormak ve günümüz medeniyeti hakkında durup düşünmek için bulunmaz bir yer.

Romanınızı nasıl tarif ediyorsunuz?
Bu romanı tek bir tarifle anlatmak mümkün değil çünkü çok katmanlı. Üst katmanda büyük bir kovalamaca cereyan ediyor. Ege’nin beyaz mermer sütunlarından Doğu’nun acı sarı kireç taşı revaklarına uzanan bir macera. Orta katmanda ise tarih, arkeoloji, dil bilim, dinler tarihi ve teknolojiye dair bilgilerin olduğu arka plan kurguya eşlik ediyor. En altta ise sembollerle ve kadim öğretilerle bezenmiş en derin katman var.  Bu ruhumu kattığım kısım. Romanın en övgü aldığı grup, en alttaki katmanı okuyanlar oldu. Aramızda müthiş bir iletişim kuruldu.

DETAYLAR SİZİ ETKİLEYECEK

Gerçek mekânlar romana egzotizm katmış. Bodrum, Milas, Urfa, Göbekli Tepe… Gördüğünüz yerleri roman için mi gezdiniz? En çok nereden etkilendiniz?
Roman için özel olarak gittiğim yerler oldu ancak daha çok önceden gittiğim yerler hafızamdan kalemime döküldü.  Gezerken farkında olmadığım detaylar yazarken su yüzüne çıktı. Fiziksel olarak bir yere gitmek beş duyuma birden hitap ediyor. Sokakların sesi, hava, kokular, insanlar bir bütün olarak bende iz bırakıyor. Milas bu yüzden romanımda var. Gezdiğim birbirinden güzel coğrafyalar arasından seçim yapamayabilirim ancak aklımda çok yer eden anlar var. Urfa 58 Meydanı’nda sövelere konmuş güvercinleri unutmuyorum örneğin.  Ve Milas’a 10 yıl önce ilk gittiğimde pazarda satılan Ege otlarını…